|
|
DİZİ
Inventing Anna
Geçtiğimiz yıl Netflix’de yayınlanan dokuz bölümlük mini dizi Inventing Anna, gerçek bir dolandırıcılık hikayesinden uyarlanan ve konusu itibarıyla zincirleme devam eden dolandırıcılık numaralarını izlerken bir yandan da insan davranışları ve toplumsal kalıplara eleştirel bir gözle bakmamızı sağlayan ilgi çekici bir yapım.
Dizi aslında Rus kökenli düşük gelirli bir ailenin kızı olan gerçek adıyla Anna Sorokin’in, kendini zengin bir Alman iş insanının kızı olarak Anna Delvey ismiyle tanıtması ve New York’un elit tabakası sayılan çok sayıda insanı dolandırarak her zaman arzu ettiği lüks hayatın kapılarını aralamasını konu alıyor. Zekası, rafine zevkleri, Alman aksanlı İngilizcesiyle tanıştığı herkesi büyüleyen Anna karakteri, henüz 26 yaşındayken 2013-2017 yılları arasında bankaları, finans kuruluşlarını ve arkadaşlarını yüz binlerce dolar dolandırıyor. Hikayeyi ise yükselmekte olduğu halde kariyerindeki bir başarısızlık nedeniyle tökezleyen azimli gazeteci Vivian Kent'in, yeniden kendini kanıtlayabilmek için Anna’nın haberinin peşine düşmesi üzerinden izliyoruz. Bir gazetecinin kaleminden çıktığı her halinden belli olan bu diziyi, her bölümde çarpıcı bir haberin yeni dosya başlıklarına geçiyor gibi izliyoruz aslında.
Dizi, Vivian ve Anna arasında zaman zaman paralellik, zaman zaman da kontrast yaratarak iki kadının birbiriyle bağını çok net bir şekilde aktarıyor. Sonuçta ikisi de birbirine ihtiyaç duyuyor; Vivian, kariyerini kurtarmak için Anna'nın hikayesine, Anna'nın da arzuladığı üne kavuşmak için Vivian'ın kendisi hakkında iyi bir haber yapmasına ihtiyacı var. Aslında iki karakterin de kendisini yaratma hikayesini izliyoruz. Bunu yaparken farkında olsalar da olmasalar da benzer yollardan geçtikleri için aralarında bir sevgi-nefret ilişkisi kuruluyor.
Inventing Anna’nın yapımcı-yazarı daha önce Grey’s Anatomy, Scandal gibi yapımların yaratıcısı Shonda Rhimes ve yardımcı yapımcısı da New York Magazine’de yazdığı makaleyi senaryoya taşıyan Vivan Kent karakterinin gerçekteki karşılığı Jessica Pressler. Anna Delvey / Anna Sorokin karakterini yeni nesilin yükselen oyuncularından Julia Garner, gazeteci Vivian Kent rolünü ise Anna Chlumsky üstleniyor. Julia Garner’ın dikkate değer bir oyunculuk sergilediğini söyleyebiliriz. Bu gerçek suç öyküsüyle ilgili en ilginç kısım; en başta ‘Bu hikâyenin tamamı, tamamen doğrudur. Tamamen uydurulmuş tüm kısımları hariç’ sözüyle hikayenin başlaması. Bölümleri izledikçe bu söz daha anlamlı hale geliyor. Sonuçta bu bir dolandırıcılık hikayesiyse ve Anna’nın kendi gerçekliğiyle ilerliyorsa, senaryoda neyin tam olarak gerçek, neyin yalan olduğundan nasıl emin olabiliriz. Akıcı ve heyecanlı bir hikaye için izleme listenize alabileceğiniz bir mini dizi.
Ceyda Akdağ / İşveren Markası ve İç İletişim Müdür Yardımcısı
|
|
|
|
KİTAP
İnsan Neyle Yaşar?
Yazar: Lev Nikolayevich Tolstoy
Anna Karenina, Savaş ve Barış, Kreutzer Sonat ve Diriliş gibi büyük yapıtların yazarı olan Tolstoy, yaşamının büyük çoğunluğunda insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma gibi toplumsal konulara ağırlık verdi. Tolstoy, “İnsan Neyle Yaşar?” kitabında gerçek hayatı yansıtan tabloların içinde yeni bir ahlak anlayışını aradı. Bu kitap da toplamda altı farklı eserden oluşuyor. Eser ilk önce insanın kendisini sevmesi gerektiğini betimliyor. Baş karakter yoksul kunduracı Simon’un karşısına çıkan Michael ile arasındaki ilişki üzerinden birçok noktayı kusursuzca işleyen öykü, insanlığa dair çoğu duyguyu içinde barındırıyor.
Klasik edebiyata yeni başlayacak veya tekrar okumak isteyenlere tavsiye edeceğimiz bir kitap olup, okumayı planlayanlara şimdiden keyifli vakitler dileriz.
Sedem Yener / Ticaret Destek Müdür Yardımcısı
|
|
MÜZİK
Deep Purple - Come Taste The Band, Bir Dönemin Sonu
1968 yılında çıkardıkları ilk albümlerinden o güne kadar çeşitli kadro değişiklikleriyle gelen Deep Durple, kurucusu gitarist Ritchie Blackmore’un öncülüğünde ve grubun kilit ismi tuşlu çalgılardaki Jon Lord’un katkıları ile başarılı yılları geride bırakmıştı. 1975 yılına gelindiğinde ise sert ve fevri kişiliği ile tanınan Blackmore planladığı solo projesi ve grubun müziğinin funk-rock türüne kaydığı gibi gerekçelerle grubu terketme kararı almıştı.
O anda grupta en kıdemli üyeler olarak baterist Ian Paice ve klavyeci Jon Lord bulunuyordu. Grup zaten iki sene kadar önce önemli bir değişim geçirmiş, büyük başarıları birlikte yakaladıkları solistleri Ian Gillan ve bas gitarist Roger Glover gruptan ayrılmıştı. Yerlerini genç solist David Coverdale ve Glenn Hughes (bas & vokal) ile doldurmuşlardı.
Bu kadroyla 1974 “Burn” ve “Stormbringer” gibi liste başarısı yakalamış iki albüme imza atmışlar, Gillan ve Glover’ın gidişinin yarattığı boşluğu bu albümlerin başarısıyla doldurmayı başarmışlardı. Blackmore’un da grubu terk etmesiyle birlikte Deep Purple’ın önünde artık iki seçenek kalıyordu. Ya grubu tamamen dağıtıp yollarına gidecekler ya da stiliyle grubun simgesi olmuş grubun kurucularından Blackmore’un yerine yeni bir gitaristle yollarına devam edeceklerdir.
Devam etmeye karar verirler, baterist Billy Cobham’ın jazz-fusion türündeki albümü Spectrum’daki performansını dinleyip beğendikleri 24 yaşındaki gitarist Tommy Bolin’i gruba davet ederler ve Bolin böylece Deep Purple’a katılır. Grup hemen çalışmalara başlayarak “Come Taste the Band” uzunçalarını kaydederler. Kasım 1975’de yayınlanan albüm genel olarak iyi eleştiriler alır. Albümdeki 9 şarkıdan 7’sinde bestelere yeni gitarist Tommy Bolin’in katkısı vardır. Albümdeki “Gettin’ Tighter” ve “You Keep On Moving” gibi şarkılar oldukça beğeni alır, ünlü Amerikan besteci George Gershwin’e bir övgü niteliğinde olan enstrümantal “Owed to G” ise albümdeki bir başka dikkat çekici çalışmadır.
Albümün yayınlanmasından sonra grup, Avustralya, Japonya ve ABD’yi kapsayan bir turneye çıkar. Turne esnasında maalesef Ritchie Blackmore’u özleyen ve onu dinlemek isteyen grubun hayranları tarafından genç gitarist Bolin kabul görmez, tepkilerin odağı olur ve müziğe motive olmakta zorlanır. Zaten büyük değişimlere uğramış Deep Purple, bir de yoğun turne hayatı, grup elemanlarının artan madde kullanımı ve çeşitli anlaşmazlıklar neticesinde 1976 yılının Temmuz ayında tamamen dağılma kararı alır.
Tommy Bolin ise başarılı bir müzisyendir fakat artan bağımlılıkları sağlıklı bir şekilde müzik yapmasına izin vermemektedir. Bolin, 3 Aralık 1976 günü, henüz çıkardığı solo albümünün tanıtım konserlerinden birini tamamladıktan sonra gece saatlerinde madde kullanımına bağlı olarak henüz 25 yaşında hayatını kaybeder. Bu kayıp hem çok genç bir müzisyenin kaybı anlamında üzüntü vericidir, hem de Deep Purple’ın başarılarla dolu ilk döneminin kapanışında yaşanan dramatik bir olay olarak grubun hayranları tarafından hep hatırlanacaktır.
Sarp Akbal / Kurumsal İletişim ve Pazarlama Yönetmeni |
|
|
|
KONSER
Manowar & Ferit Odman Quintet
Manowar
3 Haziran 2023
Heavy metalin efsane grubu Manowar 3 Haziran 2023'te bir kez daha KüçükÇiftlik Park'ta!
40 yılı aşkın bir süredir heavy metal bayrağını en tepelerde taşıyan efsanevi grup Manowar 3 Haziran 2023 Cumartesi gecesi alanı dolduracak on binlerce hayranına eşsiz bir metal deneyimi sunacak.
Ferit Odman Quintet
17 Mayıs 2023 - 21:00
Türkiye’nin caz sahnesinin önemli isimlerini bir araya getiren Ferit Odman Quintet, 17 Mayıs akşamı touché’de dinleyenleriyle buluşacak.
Türkiye'de caz davulunun öncülerinden Ferit Odman; Downbeat dergisinden dört yıldızla taçlandırılmış olan Autumn In New York ve Nommo albümlerindeki quintet aranjmanlarına yer verecek. Odman'ın quinteti ile hard-bop dünyasının derinlerinde güzel bir yolculuğa çıkacaksınız.
- Tolga Bilgin (trompet)
- Engin Recepoğulları (tenor saksafon)
- Ercüment Orkut (piyano)
- Ozan Musluoğlu (kontrbas)
- Ferit Odman (davul)
Sarp Akbal / Kurumsal İletişim ve Pazarlama Yönetmeni |
|
|
|
BELGESEL
25 LİTRE
National Geographic Türkiye’nin su tüketimi konusunda farkındalık yaratmak için hazırladığı ’25 Litre’ belgeseli, Athena grubunun solisti Gökhan Özoğuz’un anlatımıyla günümüzdeki susuzluk problemlerini, özellikle de İstanbul özelinde ele alıyor ve bizlere çözüme yönelik bilgiler aktarıyor.
Her gün sadece 25 litre su ile yaşamak zorunda olduğunuzu düşünün. Günlük yaşantımızda diş fırçalarken ortalama 6 litre su harcıyoruz. El yüz yıkarken 4 litre, sifonu bir kez çekmemiz 15 litre. Bir makine dolusu bulaşığı elde yıkayınca 103 litre su gidiyor, makinede 9 litre, bu arada sudan geçirince de 57 litre musluktan akıp gidiyor. Ayrıca üretim, paketleme ve hatta nakliye aşamalarında kullanılanlarla yani dolaylı yoldan tükettiğimiz su miktarı ile düşündüğümüzde, bir bardak kahve içerek 140 litre su tüketmiş olduğumuzu biliyor muydunuz? Aynı mantıkla bir bardak portakal suyu 170 litre, 1 bardak süt 180 litre, pamuklu bir tişört 2700 litre, bir hamburger 2400 litre suya denk geliyor.
25 Litre belgeseli su tüketimimize ilişkin bunun gibi birçok çarpıcı bilgi verirken, bir yandan da 2040 yılına gönderme yaptığı bir kurguya odaklanıyor ve gelecekte yaşanabilecek olası su kıtlığından söz ediyor. 2040 yılında geçen teknolojinin ilerlediği akıllı donanımlarla yaşadığımız ama iklim değişikliği, kuraklık tehditleriyle dünyamızın baş başa olduğu paralel bir kurguda anlatılan hikayede kişi başına 25 litre su kullanım hakkı düşüyor. Diğer taraftan da Gökhan Özoğuz’un bizi çıkardığı yolculukta uzmanların verdiği bilgileri ve beraber hareket ederek çok geç olmadan neler yapabileceğimizi görüyoruz.
Süresi 53 dakika olan ‘25 Litre’ belgeselini mutlaka izlemeli ve izletmelisiniz. Basit adımlarla günlük ne kadar su tüketiminiz olduğuna şaşıracaksınız ve bu belgesel size kendi su ayak izinizi düşünmek için yeni bir pencere açacak.
Belgeseli izlemek için https://www.youtube.com/watch?v=w4pPjndoxKc
İyi seyirler!
Ceyda Akdağ / İşveren Markası ve İç İletişim Müdür Yardımcısı
|
|
PODCAST
Nilay Örnek - Nasıl Olunur?
Spotify ve StoryTel’de en çok dinlenenler arasında bulunan gazeteci ve yazar Nilay Örnek’in radyo programı tadındaki ‘Nasıl Olunur?’ podcast serisi, farklı sektörlerden başarılı isimleri her bölüm konuk alarak keyifli bir söyleşisi serisi sunuyor. Mikrofonu mesleklerinde ustalaşan insanlara yönelterek onlara ‘Nasıl Olunur?’ sorusunu soran Örnek; kariyer, liderlik, girişimcilik ve kişisel gelişim konularına odaklanan eğlenceli yayınlar gerçekleştiriyor. Her hafta yeni bir bölüm olarak yayınlanan podcast’lerde konuk olan kişiler arasında iş dünyasının önde gelen isimleri, girişimciler, yazarlar ve sporcular gibi birçok farklı sektörden başarılı insanlar yer alıyor. Söyleşiler, dinleyicilerine kariyerlerinde ilerlemek ve başarılı olmak için farklı pencereler açıyor. Şimdiye kadar; Yılmaz Erdoğan, Armağan Çağlayan, Zülfü Livaneli, Nevzat Aydın, Doğan Cüceloğlu, Mehmet Yaşin, Bülent Eczacıbaşı, Şahika Ercümen, Murathan Mungan, Erdil Yaşaroğlu gibi farklı alanlardan isimleri konuk eden ve 183 podcast’e ulaşan söyleşi serisi içinde özellikle Teoman, Cem Yılmaz, Gülse Birsel, Ata Demirer, Okan Bayülgen, Kenan Doğulu, Ayşe Kulin ve Semih Saygıner ile yaptığı söyleşiler dinlemeye değer. Konukların kişisel yolculuklarına dair deneyimleri ve güncel konulara ilişkin bakış açıları keyifli bir sohbetle akıyor.
Spotify’da dinlemek için; https://open.spotify.com/show/1q6zr0Va8JXmTrcfqRTcJO?si=O53WB3QMRp-4PIoRqRKpzA
StoryTel’de dinlemek için; https://www.storytel.com/tr/tr/authors/269592-Nilay-Oernek
Ceyda Akdağ / İşveren Markası ve İç İletişim Müdür Yardımcısı |
|
|
|